resimler


MERHABA 1

MERHABA 2

MERHABA 2

MERHABA 2

MERHABA 2

MERHABA 2

MERHABA 1

MERHABA 1

MERHABA 2

MERHABA 3

MERHABA 4

MERHABA 2

MERHABA 5

MERHABA 6

____________________________________________________________________________
Eski geleneksel bilge balıkçılar...
Balığın kıyıya gelme/yanlama zamanını bilirdi.
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, okyanus, açık hava ve su
Balık bol olduğu için kıyıdan millerce açığa gidip avcılık yapmaya gerek duyulmazdı.
Denizde kıyılara yakın uygun yerlerde Dalyanlar ile.
Kürekli sandal ile kıyılara yakın olta ve ağ ile.
Kıyıda manyat ile avcılık yapardı...
Balıkçının da, sucul dünyanın da sorunu bu günkü gibi yoktu...
Bu gün sorun;
Balıkçıyı sucul dünyayı adeta yağmacılık bağlamında talana yönelten sistemdir...
1950'lerde manyat avcılığı
1950 lilerde balığın bolluğunda
geleneksel balıkçılar
balık avcılığında bilinen en
eski yöntemlerden.Dalyancılık.
bir zamanlar Palamut...


_________________________________________________________________________________



 RUMELİ KAVAKLI BİLGE BALIKÇILAR. 1...

Rahmetli Yakub KÖSEOĞLU.
Kavağın en eski balıkçılarından.
20'li yaşlarda deniz ve balık ile tanışmış.
45 - 50'li yıllarda sucul dünyada ne ararsan var ve o yıllar ağlarına büyük bir Kılıç takılmış. Balık o kadar güçlü imiş ki ağlarını sürükleyerek yakınındaki meslektaşının ağlarına sarmış. O zamanlar balıkçının gözü de gönlü de tok.
Kısmeti birlikte satıp paylaşmışlar.

Rahmetli Yakub Reis ile eşi Nermin hanım;
Ömür yettiğince meslek  dahlinde zor ve mutlu günleri kah ağ donatarak, kah ağ temizleyerek ve ağlara takılan kısmeti  birlikte ayıklayarak denize ve balıklara uyumlu yaşamaktan hiç bir zaman geri kalmamışlar...

Yakub reis asla çapari ile balık avlamamış..!
Neden mi?
Oltanın ucuna takılan balığın çektiği acıyı hissettikçe yüreği dayanamazmış...

O nedenle yıllarca ömrü yettiğince ağ  atarak avcılık yapmış.

Necla Köseoğlu;
rahmetli babasından emanet kalan bilge balıkçılığın  ne demek  olduğu
 beş yaşından itibaren öğrenmeye başlamış.

Ondan nereye ne zaman hangi balığa nasıl ağ atılacağından tutunda ağ tamiri/meramet, donatıma kadar her şeyi en ince ayrıntısına dek öğrenmiş...

Baba yüreği kızının canı yansın istemediği için bir tek İskorpit balığının ayıklanmasını rahmetli babası öğretmekten itina göstermiş...
İskorpit sırt dikenleri zehirli olan ve el vb. bir yere battığında oldukça acı veren bir balık.

Onu da Kayın pederinin
Madem ki balıkçısın..!
Mesleğin hakkını vermen gerekiyor ağdan İskorpit ayıklamayıda, temizlemeyi de tıpkı çorbasını yapmayı bildiğin gibi öğrenmelisin demiş...

Necla reis iyi ki öğrenmişim yoksa denize tek başıma gittiğimde  çok sıkıntı çekerdim diyecek kadar mesleğine saygılı.
Mesleği kendisine emanet bağlamında öğretenlere de minnet  duyacak kadar mutevazı...
...
Necla Reis/Köseolu na  şimdilik ara...

Fotoğraf;Nermin ve Yakub Köseoğlu


Rumeli Kavak lı bölge balıkçılar dan 
Necla Köseoğlu na ait görüntüler.
RUMELİ KAVAKLI BİLGE BALIKÇILAR 2 ...

Necla Köseoğlu YAZICI

Rahmetli babası bilge balıkçı Yakub KÖSEOLU'nun 5 yaşında iken deniz ve balık tanıştırdığı, Rumeli kavağının ilk kadın balıkçısı annesi Nermin Reis'in de katkı ve desteği ile büyüdükçe ;
Anne baba mesleğinin inceliklerini yaşayarak, öğrenerek ve uygulayarak o günlerden günümüze gelen emanetçisi.

Bu günün bilge balıkçısı NECLA REİS;
1980 de evlenip Almanya ya gidip beş sene sonra kesin dönüş yaptığı ara hariç meslek tutkusunu devam ettiriyor.

Bizde Balıkçılık Babadan oğul a değil  aksine kıza geçen meslek oldu diyor ve kızlarından Evrim Yazıcı TARI'nın da balıkçılığa meraklı olduğunu söylüyor.
Kayın pederinin Balıkçıl olmasına rağmen Eşi Oğuz YAZICI'nın balıkçılığı sevmediğini de söylemeden geçemiyor. Onun her türlü engelleme bağlamında girişimlerine rağmen Kavaktaki balıkçılardan her türlü desteği gördüğünü büyük bir keyifle söylüyor...

Buraya kadar Necla Reis dünde kalanları anlatırken o günleri yaşıyormuş gibi gözleri sevinçle parlıyor denize bir başka bakıyor....

...
 Anne, ev kadını ve torunları ile ilgilenen daha da önemlisi baba mesleğinin emanetçisi balıkçı Reisi kimliği ile bu gün her türlü olumsuzluğa rağmen denize ve balığa dostluğunu sürdüren Necla Reis'e;

Bu güne dair;
Mesleğine dair Bacım zanaat ile aran nasıl? nasıl gidiyor diye sorduğumda Handiyse pişman oldum.
O bir an için yakın geçmişin tarifsiz mutluluk veren anılarından ani kopuşun verdiği hüzün acı yüzüne yansımıştı...
Hani ne derler "bir dokun bin ah işit...

Eskiden balığa çıkmanın, ağ atmanın heyecanı bir başka olurdu...
Denize sadece balık avlamak için değil; Özgürlüğün tadını doyasıya hissetmek ve ruh sağlığımızı yenilemek için giderdik.
Av sezonunun başlama öncesi içimi tarifsiz bir heyecan kaplardı.
Balık boldu ağlarım hiç boş olmazdı diyor.

Bu gün;
İçindeki Denize çıkma, avlanma heyecan, tutkunun her geçen gün sönüyor olmasına...
Deniz ve balık ile dostluğunun giderek koparılacak olmasına dair.

Biz küçük balıkçıyız diyor.

Bizim avlanma sahamız;
Rumeli Kavağı, plajlar, askeri tesisler ve Büyük Liman önü bir de karşı Anadolu yakasında Keçilik mevki. Buralarda balık olduğunda Çapari veya ağ atarak kısmetimizi alırız.
Bu gün buralarda;
Denizde bir kasa balığa yavru küçük demeden  yağmacılık bağlamında saldıran...
Avlanması yasak olmasına rağmen katliam amaçlı Trol ve koca koca gırgır gemilerinin gece gündüz avlanması bir yana sandal ve sandal irisi tekneler ile balıkçılık yapanları küfür ve tehditler ile taciz etmesi ve ilgili kurum/sahil güvenlik yetkililerini bu durumdan haberdar etmemize rağmen yeterli yaptırım/müdahalenin olmamasına artık şaşırmıyoruz...

Bu arada sıkça yaşadığı bir anısını da anlatmadan edemiyor...
Ağlarımızı denize attık bekliyoruz. Garipçe den gelen  ve ismi/plakası olmayan bir Trol teknesi trol ağını saldı başladı çekmeye...
Bizim ağların üstüne gelirken durun ne yapıyorsunuz hiç olmazsa ağları çekelim
dedim. Bana ne ağlarından atmasaydın sana mı soracağım deyince
Ben de sizi sahil güvenliğe şikayet edeceğim dedim.
Aldığım cevap; Aramaz

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara