Hangisi doğru . . .
Halit Konanç 03.ocak.2018
Asırlar öncesinden günümüze dek gelen geleneksel işlenmiş balık ile doğal beslenmek mi..?
Yoksa endüstriyel gıdanın kontrolündeki balık ile beslenmek mi?
Balıkçının;
Yerel yönetim, meslek odaları, üniversite , sivil toplum kuruluşları vb. desteği ve kooperatifler öncülüğü ile neler yapabileceğine dair küçük bir uygulama...

Bu günün yaşlıları...
60'lı yılların balıkçı kuşağının çocukları...
Kimi,
Büyüklerinden öğrendiği Çiroz, Lakerda, salamura, füme, pastırma, Balık çorbası...
Kimi,
Balık köftesi, böreği, dolması
Midye pilav, dolması, plakisi ve daha birçok konuda
Balığa dair avlama ve işleme uzmanı...
Devletin gözüne perde olanların boyunduruğundan kurtulabilseler neler yapabileceklerini bilseniz..?
Üstelik bu işlevi devletin para pul vermeden sadece bir düzenlemesi ile yapabileceklerini bilseniz...
Sucul dünyanın karabasanı ve ...
Balık neslinin düşmanları yer yüzüne bir daha gelmemek üzere yok olup gidecekler...
Kooperatifler;
İşlenmiş balığın doğrudan tüketicilere hizmetini veren
BALIKÇI FABRIKALARIDIR.
_______________________
30 kasım 2017
Midyeler su içerisinde askı halinde bulunan mikro organizmaları gıda olarak alır. Mikroskobik Algler, Detritius ve bazı organik bakiye Midyenin gıdasıdır.
17 derece sıcaklıkta ergin bir Midye 3 lt suda mevcut gıdayı bir saatte süzer.
Başka bir ifade ile bir Midye
Günde 72 lt.
Yılda 25920 lt. suyu süzer.
Milyonlarca Midyenin suyu süzme özelliği ile kendisini beslerken bu işlevi sayesinde çevresini temizliyor olmasını biliyormusunuz?
Midyenin bu özelliği ile yaşam alanı bulduğu sucul dünyanın çöp işleme/arıtma görevini yerine getirdiğini...
İnsan zekasının henüz böylesine mükemmel bir doğal geri dönüşüm sistemine akıl erdirecek çözümden çok uzakta olduğunu
biliyormusunuz?
Kıyılarda olgunlaşma öncesi en küçük hali ile demarsal/yerli balıkların en önemli besin kaynaklarından olduğunu biliyormusunuz?
Midyenin ömrünün ortalma 6- 10 yıl ve 3 ila 6 yılda olgunluğa eriştiğini biliyormusunuz?
Midye..!
İnsan sağlığı açısından son derece gerekli maddeleri barındıran özel gıdalardandır.
Gıda bileşimi açısından doymamış yağ asitlerinin yüksek olması ve doymuş yağ asitlerinin düşük olması nedeni ile Omega-3 kaynağıdır.
Midye etinin 100 gramında yaklaşık 9 g vücut tarafından üretilemeyen besinler ile alınması zorunlu esansiyel amino asitler bulunmaktadır.
Midye eti..!
Yüksek kaliteli protein'in yanısıra İyot, Fosfor, Çinko.
Vitamin E, B 12 ve niasin içermektedir.
1930 ların sonlarında
Anavatanı Sarı deniz ve Japon denizi olan istilacı tür deniz salyangozu/Rapana'nın kuzey batı Karadeniz e gemilerin balast suyu ile gelmesi sonucunda doğal Midye yataklarının büyük ölçüde bozulmasına neden olduğunu biliyormusunuz?
İstilacı Rapana'nın populasyonuna engel olacak canlının Deniz Yıldızı'nın Sarı deniz ve Japon denizinde yaşayan farklı bir türü olduğunu biliyormusunuz?
..
Marmara denizinde ekosistemin ve sucul canlı kaynakların korunması, sürdürülebilir kullanılması için...
Devletin acilen ulusal su koruma politikaları üretip uygulanmaya koyması gerkiyor.
Marmara da hali hazırda kurulu faaliyet gösteren balıkçı kooperatiflerine
1380 sayılı su ürünleri kanunu ve 1169 sayılı kooperatifler kanununda yapılacak iyileştirmelere bağlı acilen Midye çiftlikleri kurma ve işletme yekisini vermesi ve desteklemesi gerekiyor...

Makaleyi hazırlamam da katkısı olan
Nezih Bilecik hocama teşekkürlerimle....
____________________
DENİZ SALYANGOZU/RAPANA hakkında bir kaç söz
aralık 2017
Ana vatanı
Sıcak ve oldukça tuzlu Sarı deniz, Çin ve Japon denizidir.
Yaklaşık ömrü on yıl kadardır.
Sucul dip canlıları arasında en mukavemetli ve farklı ortama uyum sağlayan türlerdendir. Yaşamını sürdürdüğü denizlerde besin zinciri bağlamında onu baskın istilacı tür olarak dengeleyen o bölgeye özel DENİZ YILDIZI dır.
1930 yılları sonunda Asya dan gelen gemilerin balast suyu ile Karadeniz ile buluştu.
Karadeniz'in soğuk ve az tuzlu suyuna beklenmeyecek kadar çabuk ve müthiş uyum sağladı.
Karadeniz deki yaklaşık 50 milyon ton MİDYE yatakları onun yaşamı için son derece uygunluk arz ediyordu.
Üstelik senede üç kez saldığı Larva/yumurtalarını yiyerek beslenen deniz yıldızı da yoktu.
Üzerinde hiç bir istilacı türün baskısını görmeyen RAPANA ilk yıllarda son derece hızlı çoğalarak çok kısa bir sürede Odesa- Romanya arasında kalan sularda 9 milyon ton Midye tarlasını yok etti.
Midye çabuk üreyen/çoğalan(bir yıl içinde yaklaşık on kez larva bırakır) tür olduğu için Rapana istilasına sürekli populasyonu azalsa dahi direnebiliyordu.
Karadeniz de kıyısı olan ülkeler Midye tarlalarının tamamen çökmesine mani olmak için RAPANA avcılığını
avcı ve işleyici ye teşvik vererek sürekli serbest bıraktı.
O dönemlerde Başta Menteşoğlu olmak üzere bir çok balıkçı kıyıda tesis kurarak, denizde avlanarak para kazandı.
Deniz salyangozu
Özellikle Avrupa, Japon ve uzak doğu mutfağının işlenmişi oldukça pahallı gıdaları arasındadır.
İçinde barındırdığı mineral ve zengin protein sayesinde bir çok sağlık için tehlikeli hastalığı engelleyicidir.
Hücre yenileyici, yaşlanmayı, unutkanlığı önleyici, cilt koruyucu, damarları besleyici ve tıkanıklığını giderici özelliklerinin yanında son zamanda yapılan bilimsel araştırmalar Meme, Bağırsak ,Kemik ve Prostat kanserine karşı kanserli hücreleri yok edici olduğu kanıtlanmıştır. Bu çekici cazip özellikleri ve uzak doğu damak kültürü nedeni ile Avrupa ve bir çok ülkeye ihraç edilmekte.
Genelde Uzak doğu mutfak kültürü usulle pişirilmesine rağmen Anadolu mutfağının geleneksel tatlandırıcıları ile de son yıllarda tüketimi özellikle balık restoranlarında yaygınlaşmaya başlamıştır.
Midye avcılığının belirlenen istasyon dışında ve sezon av yasağına rağmen kaçak avlanmasına bağlı Midye yataklarının sürekli azalması
RAPANA ya özelikle Marmara kıyılarında da yeterince beslenebileceği doğal midye alanları bırakmıyor.
Salyangoz avcıları için haliyle bu durum olumsuzluk arz ediyor.
Son zamanlarda Salyangoz avcılığına da yasak uygulanmasından bahsedilir oldu ki eğer böyle bir karar alınırsa zaten çökmenin kıyısına gelmiş Marmara da besin zinciri bir daha düzelme fırsatı bulamadan yok olacak.
Rapana..!
Sucul dünyanın çevre temizliği sorumlusu, denizlerin doğal çöp öğütücüsü Midye'nin de sonunu getirecek...
Rapana avcılığına hiç bir şekilde yasak konulmamalı.
Doğal midye yataklarına tekrar kendini en az üç yıl yenileyebilme koşulları sağlanmalı
Dün Midye makalesinde de değindiğim devlet özellikle Marmara da ki balıkçı kooperatiflerine acilen zaman yitirmeksizin midye çiftliği kurması için yasal koşulları olgunlaştırıp destek vermeli...
Bütün balıkçı kooperatifleri Ankara da ki merkez birlik üzerinde baskı oluşturarak bu olağanüstü koşulların üstesinden gelebilmenin ortak yolunda buluşmalı...
Yoksa kıyılarda bir kaç tür kalmış yerli balığa da elveda diyeceğiz...
..
Kültür balıkçıları Marmara yı da ham etmek için Akbaba gibi sinmiş hazırda bekliyor...
_________________________
Sucul dünya alarm zillerini çalarken. (ocak 2018)
Anadolu kavakta 47 sene önce 17 yaşımda rahmetli koca reis Mustafa Perişanoğlu'nun alamana kayığında
İlk ağ ile...
Kürek ve mantar yaka çekerek gırgır avcılığı ile tanıştığımı...
İlk balığa yakamoz da ağ çevirdiğimizi...
O gece zamana karşı tayfaların nasıl çırpınıp elle ağ çekerek bir an önce ağın içinde kaçışan Kefali kıtal vurup motora almaya çalıştığını...
Ve bir gün sonra ilk balık parası/pay aldığımı bu gün gibi hatırlarım.
Balık ve balıkçı ile bu ilk buluşmam lise yıllarında böyle başladı. Balık boldu ve tekne sahibi ve tayfa emeğinin bir şekilde karşılığını almaktan mutlu idi.
Balıkçı bu günkü gibi çaresiz ve aç değildi.
Ankara da Üniversite ilk yıllarımda da fırsat bulup daha doğrusu param bittiği zaman İstanbul'a gelip tayfalık yaptığımda Kumkapı da tanıştığım bir dost sayesinde balıkçılığın arka bahçesinde günümüze değin katlanarak gelen sorunları ile tanıştım.
O günden sonra balıkçılığın sorunlarına farklı bir göz ve duyarlılık ile bakmak gerektiğine karar verdim.
Bu gün de giderek içinden çıkılmaz hale dönüşen sorunlara çözüm alacağı inancı ile ilgim devam etmekte.
Hangi balıkçı ile yola çıkmak gerekir sorusunu sormadan önce
Balıkçı kötü yola neden düşürüldü sorusuna öncelikle açıklık getirmeliyiz.
Akabinde balıkçının kötü yola düşmesine neden olan ülke balıkçılık yönetimlerinin sorgulanması gerekir.
Dünya balıkçılığında söz sahibi olan ülkeler balıkçılık yönetiminin dümenine Hidro Biyolok,su ve balık bilim insanı mühendis ve teknikerleri balıkçının da içinde olduğu yönetim/uygulama sisteminde konuşlandırırken
Ülke balıkçılığının tepesinde konuşlandırılan ziraat ve veteriner kökenli yönetim uygulama kadrosu maalesef bu günlere gelişten birinci derece sorumludur.
Özellikle 80 sonrasında balıkçılığın avlanma araç gereçlerinin sektörde gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmasını hedefleyenlerin bu gün nasıl bir felakete neden olduğunu vurgulama zorundayız.
Karasal gıda kaynakları üreten/yetiştirenler için uyarlanmış yetersizliği o yıllarda bile çokça tartışılan 1169 sayılı kooperatifler yasasınını 1183 sayılı su ürünleri yasasına uyumlu(!) hale dönüştürüp kapsamı daraltılmış
Su ürünleri/balıkçı kooperatif yönetimlerini aracı kullanarak İthalatçıyı, bir avuç komisyoncu ve balıkçıyı zengin ederek balıkçıyı milyarlarca dolar borçlandıran uygulamadan...
Zaten yetersizliği içinde balıkçı olmadığı için tartışılan, Kabzımal/komisyoncu ile balıkçıyı alıcı ile buluşturmayan kabzımallık ve haller yasasında devleti aktif sorumluluktan çekip balıkçıyı tamamen kabzımalın insafına terk eden uygulamadan...
Günümüzde bile balıkçının göremediği tanıyamadığı alıcılara halen beyaz pusula/kayıt dışı teslimatta gözlem/denetçi belediye/zabıta işleyişinden bahsetmek gerekiyor.
Bu uygulamaların rutinliği balıkçılar arası vahdetin sona ermesine neden odu.
GÜÇLÜ VE UYANIK BALIKÇI
Devlet balıkçılık politikalarını belirleyenlerin donanım/bilgi yetersizliğine bağlı konumunu çok iyi değerlendirdi.
Sermaye sahibi kabzımallar, endüstriyel balık sektör sanayicileri, kültür balıkçılığı ve bu konuda onlara ikballeri örtüştüğü için bir gurup akademisyenin oluşturduğu saadet zincirinin halkalarına dahil oldu.
İlk aşamada diğer balıkçılar ile onları ürkütmeden yollarını ayırdı.
90 sonlarında özellikle 2000 ortalarında
Her konuda istediklerini yaptırdıkları balıkçılık yönetimlerinin de desteği ile önce yedeklerine aldıkları büyük balıkçıyı azalan av kaynaklarından çekilme zemini yarattılar
2010 ortalarında ve halen devam eden uygulamalara bağlı olarak zaten bir şekilde balıkçılığın bol olduğu dönemlerde biriktirdiği parasını da harcamak zorunda kalan kefen parasına büyük balıkçıyı razı edip denizden çekilmeye zorladılar.
OLAN BİTENİN FARKINA VARAMAYAN BALIKÇI
Özellikle 90 sonlarından başlayıp stokların çökmesine bağlı yağmacılık kültürünü geliştirdi. Deniz bitiyor ne tutarsam kardır saplantısı ile uygulanmasında zaten sorun olan ceza/yaptırımları hiçe sayarak avlanmaya yöneldi ve halen de bu alışkanlığını her yola baş vurup takım/kayıklarını küçültüp avlakları hiçe sayarak her türlü zararlı avcılığı yangından mal kaçırma bağlamında sürdürmeye devam ediyor.
ÇÖKÜŞÜN NEDENLERİNİ BİLEN BALIKÇI
Onlar..!
Benden çok daha fazla olan biten her şeyin farkında
Denizden ekmek parasını karşılama dahlinde stokların korunması sürdürülebilir balıkçılığın yaşama geçirilmesi için Soğan ekmek yemeye bile razı.
Onlar..!
İçi boşaltılmış balıkçı kooperatiflerini balıkçının deniz ve balık ile mutlu olacağı yaşam istasyonuna dönüştürülmesi için
her türlü özveriyi sunmaya hazır.
Onlara..!
Siz olmada denize vahdet gelmez diyen.
Onlar ile her koşulda yol arkadaşlığına çıkmaya hazır
Bakanlık ve il/ilçe tarım görevlisi, yerel yönetim, mülki amir, akademisyen, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, esnaf ve mutfağında mevsiminde taze ve ucuz balık yemek isteyen sayısız insanların olduğunu özellikle hatırlatmak isterim.
***
Küçük yoksa büyük de yok...
Bu gün denizde çalan alarm zillerinin farkında olan
oltacı, kıyı/küçük ve büyük balıkçı öncelikle bir arada amaç birliğini sağlayıp diğer paydaşları ile ortak zemini yaratmak zorunda
__________________________
Halk arasında yaygın adı İsrail Sazanı olan (ocak 2018)
Çim Sazanı/Cerassius gibelio hakkında çoğumuzun bilmediklerine dair bir kaç söz...
T.Özal zamanında balıkçılığımızı yönettiklerini sananların
1990 lı yıllarda göl, gölet ve barajlara.
Zararlı ot, Sivri sinek/sıtma ile mücadele ve daha da vahimi yerli iç su balık türlerinin çoğalması amacı ile salınan balık...
Asıl vatanı uzak doğu olan balığa
İsrail Sazanı denmesinin nedeni;
İsrail'in Orta doğuda şiddet yanlısı saldırgan tutumu olmuştur.
İç sularda kendi türü üzerinde baskın, onun populasyonunu dengeleyecek tür olmadığı için çok hızlı çoğalır.
Beslenmesi genelde bitkisel olmasına rağmen diğer tür ve kendi yumurtalarını yer.
Bitki düşmanı olmasına bağlı
Kefal, tatlı su Levreği, Kızıl kanat, Turna, Alabalık, Sazan, Istakoz gibi birçok otçul yerli türlerinin azalmasına neden oldu.
Bu gün gölet ve barajlarda populasyonun %85'ini oluşturur.
Yılda 5-6 kez üreme özelliğine sahiptir. Bir yılda cinsel olgunluğa erişir üreme zamanı döllenmeye saldığı yumurtaların %95'i dişi kalanı erkektir. Erkekler diğer yerli Sazan türlerinin yumurtalarını da döllediği için hibrit/kısır yerli Sazanların dönüşümüne neden olabilmektedir.

Önceleri güney doğu da daha sonraları Trakya dahil tüm iç Anadolu da yerel mutfakta eti lezzetsiz olmasına rağmen oldukça ucuz piyasaya sürüldüğü için tüketim olanağı bulur.
..
Türkiye..!
Yanlışlar ile doğruları balıkçılık konusunda aynı kefeye koymakta emsalsiz bir ülkedir.
Bu eşsiz uygulama sayesinde denizlerimizde olduğu gibi iç sularımızda da maalesef kaş yapayım derken göz çıkarılmıştır.
Bir başka ifade ile
Türkiye devlet balıkçılık politikasını belirleyen kişi ve kurumlar; göl, baraj vb. iç su kaynaklarının ekosistemini çökerten uygulamaların sorumlusu olmuştur.
İç sularımızın uygulanan tarım politikalarına bağlı kullanılan zirai ilaç ve kimyasal gübre den kaynaklı kirlenmesi yetmezmiş gibi göl, baraj vb. çevresinde imara açılan yapılanmaya bağlı evsel atıklar sucul canlılığı zora sokarken
Devletin hüküm ve tasarrufları altında eşsiz zenginliğe sahip kaynaklarımız
YABANCI BALIK TÜR/LER'İNİN SALINIMI VE AŞILANMASI
ile adeta kurutulmasına neden oldu....
______________________________
HANGİ AY HANGİ BALIKLAR YENMELİ?
BALIK;
Kırmızı et ve Tavuk etine oranla daha az yğ ve doymuş yağ içeriyor, Omega 3 ve beraberinde protein ve vitaminler.
Fosfor, folik asit, Kalsiyum, Selenyum, İyot gibi mineralleri barındırdığı için en değerli besin kaynakları arasındadır Ve en önemli özelliği kolay sindirilebilen gıdalardır.
Her balık mevsiminde yenilmelidir...
AYLARA GÖRE BALIK VE TÜKETİM...
OCAKBu ayın en lezzetli yenilebilir balıkları
Lüfer, Uskumru, Palamut ve İstavrit tir...
Kefal ve Tekirde bu ay da tercih edilen balıklardır.
Kırlangıç diyeceğim de... bulana aşk olsun...
ŞUBATBu ayın en lezzetli yenilebilir balıkları
Eskiden Beykoz Kalkanı diye bildiğimiz Kalkanı bulursanız mevsiminin başlangıcı Şubattır.
Mersin, Torik...
Bunları da geçelim zira mutfağınıza sıkıntı verir.
Parmak kadar olmamak kaydı ile Tekir.
Eskiden kimsenin yüzüne bakmadığı Gümüş ve İzmarit...
Size uygun Hamsi,çiftlik olmamak kaydı ile Levrek ve Kefal,
Kırmızı et ve Tavuk etine oranla daha az yğ ve doymuş yağ içeriyor, Omega 3 ve beraberinde protein ve vitaminler.
Fosfor, folik asit, Kalsiyum, Selenyum, İyot gibi mineralleri barındırdığı için en değerli besin kaynakları arasındadır Ve en önemli özelliği kolay sindirilebilen gıdalardır.
Her balık mevsiminde yenilmelidir...
AYLARA GÖRE BALIK VE TÜKETİM...
OCAKBu ayın en lezzetli yenilebilir balıkları
Lüfer, Uskumru, Palamut ve İstavrit tir...
Kefal ve Tekirde bu ay da tercih edilen balıklardır.
Kırlangıç diyeceğim de... bulana aşk olsun...
ŞUBATBu ayın en lezzetli yenilebilir balıkları
Eskiden Beykoz Kalkanı diye bildiğimiz Kalkanı bulursanız mevsiminin başlangıcı Şubattır.
Mersin, Torik...
Bunları da geçelim zira mutfağınıza sıkıntı verir.
Parmak kadar olmamak kaydı ile Tekir.
Eskiden kimsenin yüzüne bakmadığı Gümüş ve İzmarit...
Size uygun Hamsi,çiftlik olmamak kaydı ile Levrek ve Kefal,
MARTBu ayda bulabilirseniz Kaya balığı.
Mezgit, Kalkan, Kefal, Levrek, Yayın, Gümüş, İzmarit
NİSANGümüş, Mersin, İzmarit, Levrek,Kefal, Kaya balığı,
Parmak kadar olmamak kaydı ile Barbun...
MAYISMercan, Mezgit, Levrek, İzmarit, İskorpit, Pavurya Gümüş, Kaya balığı
Ve mevsiminde biraz pahallı olanları tercih edecekseniz; İstakoz, Kırlangıç, Dil, Tekir ve Levrek...
HAZİRAN
Mutfağınıza en uygun balık Sardalya ve Kaya balığı.
Mercan, Akya, Mersi, Orkinos, Orfoz da kesenizi zorlarsanız yemeniz gerekenlerden...
TEMMUZDevreye bu ay İstavrit Sarıağız, ve Lüferin küçüğü Sarıkanat Sinarit ve Trança girdi...
Sardalya, Orkinos ve Kaya balığı da bu ay oldukça lezzetlidir.
AĞUSTOSİstavrit, Sarıağız, Sardalya, Sarıkanat, Kaya ve Orkinos...
EYLÜL
Bu ay mutfağınıza Lüfer, Kırlangıç, çiftlik olmamak kaydı ile Çipura, İzmarit, Barbunya, Uskumru, Kolyos ve Kılıç girmeli Sardalye ye devam edebilirsiniz.
EKİMBalık sezonunun en çeşitli ve verimli aylarından biri de Eylüldür.
Mutfağınıza Palamut bu ayda girer.
Diğer balıklar Çipura, Levrek, Traça, Orfoz, Tekir, Barbunya, Lüfer, ve Orfoz da lezzetinin zirvesindedir.
KASIMBalıkçıların Karadeniz den balıkların göç/alamana zamanı dediği bazı balıkların en bol olduğu zamandır.
Özellikle Torik ve Palamut Bu ayda sıcak sulara göç eder. Diğer balıklarda yağlanmaya başladığı için oldukça lezzetlidir.
Lüfer, Sarıağız, Tekir, Uskumru, Kefal, Orfoz ve Sazan'ın en lezzetli zamanıdır.
ARALIKSenenin son ayı
Torik, Palamut, Lüfer, Tekir bol avlandığı için mutfağınızda ekonomik tercihler arasındadır
Bu arada Hamsi de tezgahlarda ben geldim diyerek uzun bir süre mutfağınıza misafir olacak...
AFİYET OLSUN...
Mercan, Akya, Mersi, Orkinos, Orfoz da kesenizi zorlarsanız yemeniz gerekenlerden...
TEMMUZDevreye bu ay İstavrit Sarıağız, ve Lüferin küçüğü Sarıkanat Sinarit ve Trança girdi...
Sardalya, Orkinos ve Kaya balığı da bu ay oldukça lezzetlidir.
AĞUSTOSİstavrit, Sarıağız, Sardalya, Sarıkanat, Kaya ve Orkinos...
EYLÜL
Bu ay mutfağınıza Lüfer, Kırlangıç, çiftlik olmamak kaydı ile Çipura, İzmarit, Barbunya, Uskumru, Kolyos ve Kılıç girmeli Sardalye ye devam edebilirsiniz.
EKİMBalık sezonunun en çeşitli ve verimli aylarından biri de Eylüldür.
Mutfağınıza Palamut bu ayda girer.
Diğer balıklar Çipura, Levrek, Traça, Orfoz, Tekir, Barbunya, Lüfer, ve Orfoz da lezzetinin zirvesindedir.
KASIMBalıkçıların Karadeniz den balıkların göç/alamana zamanı dediği bazı balıkların en bol olduğu zamandır.
Özellikle Torik ve Palamut Bu ayda sıcak sulara göç eder. Diğer balıklarda yağlanmaya başladığı için oldukça lezzetlidir.
Lüfer, Sarıağız, Tekir, Uskumru, Kefal, Orfoz ve Sazan'ın en lezzetli zamanıdır.
ARALIKSenenin son ayı
Torik, Palamut, Lüfer, Tekir bol avlandığı için mutfağınızda ekonomik tercihler arasındadır
Bu arada Hamsi de tezgahlarda ben geldim diyerek uzun bir süre mutfağınıza misafir olacak...
AFİYET OLSUN...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder